10.Eşitsizlik Bülteni: Mutluluk
Eşitsizlik Bülteni’nin bu sayısında mutluluk kategorisinde Türkiye’deki bölgesel eşitsizliği inceliyoruz.
Merhaba, bu sayıya başlamadan önce bir hatırlatma: “Türkiye bir lig olsaydı yaşadığınız kaçıncı sırada olurdu?” sorusunun cevabı için EsitsizlikBulteni.com adresinde ziyaret edebilirsiniz.
Mutluluğun hem bireysel hem de kolektif bağlamda ruh sağlığını ve psikososyal iyi olma halini ve dayanıklılığını içeren, olumlu duyguları barındıran ve yaşam memnuniyetini ifade eden önemli bir gösterge olması nedeniyle bu sayıda mutluluk düzeylerine bakıyoruz. Mutluluk araştırmaları, eşitsizliğin de mutluluğu doğrudan etkileyen bir faktör olduğunu gösteriyor (bkz. Ott, 2005; Berg ve Veenhoven, 2010; Oishi ve ark., 2011). Mutluluk, yoruma açık ve sübjektif bir değişken gibi görünse de gelir, eğitim, istihdam hatta demokrasi ve devlet kurumlarının şeffaflığı gibi somut faktörlerden etkilenebiliyor (bkz. Helliwell ve ark., 2024).
Mutluluğun eşitsiz dağılımını çift taraflı değerlendiriyoruz: mutluluk eşitsizliği, hem başka alanlardaki birtakım yapısal eşitsizlikleri teşhis etmek için bir semptom olarak görülebilir hem de psikolojik zorluklar, fizyolojik rahatsızlıklar ve şiddet ile çatışma gibi mutsuzluk sonucu ortaya çıkabilen bireysel ve toplumsal süreç ve sorunlara sebep olup daha büyük eşitsizliklerin yaşanmasına yol açabilir.
Mutluluğun hem bireysel hem de kolektif bağlamda ruh sağlığını ve psikososyal iyi olma halini ve dayanıklılığını içeren, olumlu duyguları barındıran ve yaşam memnuniyetini ifade eden önemli bir gösterge olması nedeniyle bu sayıda mutluluk düzeylerine bakıyoruz. Mutluluk araştırmaları, eşitsizliğin de mutluluğu doğrudan etkileyen bir faktör olduğunu gösteriyor (bkz. Ott, 2005; Berg ve Veenhoven, 2010; Oishi ve ark., 2011). Mutluluk, yoruma açık ve sübjektif bir değişken gibi görünse de gelir, eğitim, istihdam hatta demokrasi ve devlet kurumlarının şeffaflığı gibi somut faktörlerden etkilenebiliyor (bkz. Helliwell ve ark., 2024).
Mutluluğun eşitsiz dağılımını çift taraflı değerlendiriyoruz: mutluluk eşitsizliği, hem başka alanlardaki birtakım yapısal eşitsizlikleri teşhis etmek için bir semptom olarak görülebilir hem de psikolojik zorluklar, fizyolojik rahatsızlıklar ve şiddet ve çatışma gibi mutsuzluk sonucu ortaya çıkabilen bireysel ve toplumsal süreç ve sorunlara sebep olup daha büyük eşitsizliklerin yaşanmasına yol açabilir.
İllerde Yaşam Endeksi (TÜİK, 2015)
Yaşam Memnuniyeti Araştırması (TÜİK, 2023)
Kürt Gençler Araştırması (KSC & YADA, 2020)
TEAM ve Rawest Araştırmaları (2022, 2024)
Dünya Mutluluk Raporu (2012-2024)
Fave ve arkadaşlarının (2016) yaptığı ülkeler arası[1] karşılaştırmalı araştırmaya göre insanlar mutluluğu hem psikolojik hem de bağlamsal açıdan tanımlıyorlar. Buna göre, mutluluğun psikolojik yönü içsel uyuma referans verirken bağlamsal yönü aile ve sosyal ilişkilere odaklanıyor. Buradan hareketle mutluluğun hem bireysel hem de toplumsal bir durum ve/veya süreç olarak ele alındığını söyleyebiliriz.
Öte yandan Oxford Üniversitesi’ne bağlı Dünya Mutluluk Raporu’nda (Helliwell ve ark., 2024) da tartışıldığı gibi kişi başına düşen milli gelir, çatışma, sosyal desteklerin mevcudiyeti, sağlıklı yaşam beklentisi, özgürlük seviyesi, cömertlik ve yozlaşma gibi değişkenlerin kişinin mutluluğunu belirlemede rol oynadığını ortaya koyuyor.
Biz de bireylerin temel fizyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının ve arzularının karşılanma düzeyinin mutlulukla ilişkisinin belirleyici olduğu kabulünden hareketle mutluluk düzeylerinin önemli olduğunu düşünüyoruz.
[1] Arjantin, Brezilya, Hırvatistan, Macaristan, Hindistan, İtalya, Meksika, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri
Dünya Mutluluk Raporu’nun 143 ülkede ölçtüğü 2021-2023 verilerine göre en mutlu ilk on ülke arasında genellikle sosyoekonomik refah düzeyi yüksek Avrupa ülkelerinin[1] yer aldığını görüyoruz.
Raporda paylaşılan verilere göre dünya genelinde erkekler ve kadınların mutluluk düzeylerinde anlamlı bir fark bulunmasa da “endişe, üzüntü, kızgınlık” gibi ‘olumsuz duyguların’ kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğu ve yaş arttıkça mutluluk düzeyindeki bu farkın da açıldığı vurgulanıyor.
“Kahkaha, keyif, ilgi” gibi ‘olumlu duyguların’ sıklığı her bölgede 30 yaşın altındakiler için en yüksek seviyedeyken, olumlu duyguların en az orta yaş gruplarında görülürken Kuzey Amerika dışında her bölgede yaşla birlikte giderek azalıyor.
Genç ve yaşlı nüfusun mutluluk düzeyinde genellenebilecek sonuçlar elde edilemezken, kimi bölgelerde gençlerin (örn. Orta ve Doğu Avrupa) kimisinde ise yaşlıların (örn. ABD ve Kanada) mutluluk düzeyinin daha yüksek olduğu tespit ediliyor.
Türkiye, 2021-2023’te ölçümlerin yapılabildiği 143 ülke içinde “hayat değerlendirmesi” ölçeğine göre 98. sırada; “mutluluk” ölçeğinde genç (30 yaş altı) nüfusta 101. ve yaşlı (60 yaş üstü) nüfusta 94. sırada yer alıyor.
[1] 2021-2023 araştırmasında sırasıyla; Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsveç, İsrail, Hollanda, Norveç, Lüksemburg, İsviçre ve Avustralya.
TÜİK’in 2003-2023 yılları arasında yaptığı mutluluk araştırmasına göre bu yıllar arasında ölçülen mutluluk düzeyi genel olarak dalgalı bir seyir izliyor. Mutluluk düzeyinin (çok mutlu ve mutlu) en yüksek olduğu dönem 2010-2012 yılları iken mutsuzluk düzeyinin (mutsuz ve çok mutsuz) en yüksek olduğu dönem 2020-2022 yıllarıdır.
Mutluluk düzeyindeki dalgalı seyir kadın ve erkek katılımcılarda da görülüyor fakat yıllara göre farklılık düzeyi erkeklerde kadınlara göre daha yüksek. 2023 verilerine göre mutlu kadınların oranı %55,1 iken bu oran erkeklerde %50,3. 2013’te ise mutlu olduğunu beyan eden kadınların oranı %61,9 iken bu oran erkeklerde %56,1. Son on yılda erkeklerin ve kadınların mutluluk düzeylerindeki fark neredeyse sabit kalırken her iki grubun genel mutluluk oranında yaklaşık 6 puanlık düşüş gözlemleniyor.
Eğitim düzeyine bakıldığında ise 2004-2015 arasında yüksek öğretim görenler, resmi eğitim almayanlara veya daha alt düzey resmi eğitim alanlara (ilk okul, orta okul ve lise) nazaran hep daha mutlu olduğunu beyan ederken, bu durum 2016’dan itibaren tersi bir yönde seyrediyor. 2016-2023 arası dönemde resmi eğitim düzeyi daha düşük olanların mutluluk düzeyi daha yüksek görünüyor.
TÜİK, il düzeyindeki sıralamaları en son 2013’te paylaştı. 2013 verilerine bakıldığında Türkiye’nin en mutlu ili Sinop (%77,7) iken onu sırasıyla Afyon (%76,4) ve Bayburt (%75,9) takip ediyor. En mutsuz olan iller ise Eşitsizlik Bölgesi’nde yer alanlar. Bu iller içinde Diyarbakır, en düşük mutluluk (%48,7) ve en yüksek mutsuzluk (%24,8) oranına sahiptir.
İllerde Yaşam Endeksi göstergelerinden mutluluk kategorisine bakıldığında Eşitsizlik Bölgesi’nin, Türkiye’nin geri kalanından 2 puan daha düşük mutluluk oranına sahip olduğu anlaşılıyor.
Kendisini ailesiyle birlikte en mutlu hisseden il %83,6 ile Karaman iken en düşük değer ise %59,7 ile Muş’ta tespit ediliyor.
Mutluluğu etkileyen önemli faktörlerden sağlıklı olma haline bakıldığında en mutlu olan il Afyon (%84,3), en düşük il ise Mardin (%52,7).
Geleceğe dair en umutlu üç il Balıkesir (%86), Isparta (85,8) ve Bolu (85,5). Umudu en düşük il Diyarbakır (%67,2).
Rawest Araştırma ve TEAM Araştırma’nın ‘hayattan memnuniyet’ verilerine baktığımızda da karşımıza benzer bir fotoğraf çıkıyor. Bu araştırmalara göre 2022’nin ocak ayında Türkiye geneli mutluluk ortalaması 10 üzerinden 6,17 olarak ölçülüyor. 2024 yılının temmuz ayında Eşitsizlik Bölgesi’nde yapılan araştırmada ise mutluluk ortalaması 4,72 olarak kaydediliyor.
Yine aynı araştırmaların Türkiye ve Eşitsizlik Bölgesi için derecelerini düşük, orta ve yüksek olarak karşılaştırdığımızda aradaki farkın daha belirgin olduğunu görüyoruz.
Hayattan memnuniyeti düşük olanların oranı Türkiye’de yüzde 18,6. Eşitsizlik Bölgesi’nde ise yüzde 41,7. Hayattan memnuniyeti yüksek olanların oranı Türkiye’de yüzde 27,8 iken Eşitsizlik Bölgesi’nde yüzde 15,8. Bu veriler, Türkiye geneli ve Eşitsizlik Bölgesi karşılaştırıldığında, hayattan memnuniyeti düşük ve yüksek olanlar arasında çarpıcı bir fark olduğunu gösteriyor.
Benzer başka bir veriye, Kürt Çalışmaları Merkezi’nin yayınladığı Kürt Gençler’2020 araştırmasına göre ise Eşitsizlik Bölgesi’nde yaşayan gençler, Türkiye’nin geri kalan gençlerinden belirgin biçimde daha mutsuzlar.
Eşitsizlik Bölgesi’nin mutluluk oranı 10 üzerinden 4,7 iken Türkiye genelinde 6,1.
Ülkenin geri kalanındaki gençler Eşitsizlik Bölgesi’ndeki gençlere göre şehirde yaşamaktan, Türkiye’de yaşamaktan ve genel olarak hayatlarından anlamlı bir farkla daha memnunlar.
Eşitsizlik Bölgesi’nde hem şehirde yaşamaktan hem ülkede yaşamaktan hem de temel kamu hizmetlerinden memnuniyet Türkiye ortalamasını yaklaşık %20 ila %25 oranında altında seyrediyor. Bu durum gençlerin ülkede yaşamaktan memnuniyetlerini de etkiliyor.
Değerlendirme
Dr. Yasin Duman yazdı
Mutlu olmak ve bunun için çaba sarf etmek, bireysel ve kolektif bağlamda temel insan haklarından biri olarak değerlendirilmelidir (bkz. David ve ark., 2013). Bunu birkaç temele dayandırmak mümkündür. Öncelikle, mutluluğun bireysel ve toplumsal iyilik haliyle olan ilişkisi, baskıdan ve şiddetten azade var olma, kendini ifade etme ve tercih yapma ve içinde bulunduğu toplumun parçası olarak değer görme ve katkı sağlama ile ilişkili olduğu için, bunları ve daha fazlasının yapabilmesinin imkanları oluşturulmalı.
Bireysel, toplumsal ve yapısal eşitsizliklerin mutluluğu, iyilik halini ve hayattan memnuniyet düzeyini olumsuz yönde etkilediğini ve eşitsizliklerin giderilmesinin herkesin bireysel ve kolektif bağlamda mutluluk düzeyine katkı sağlayabileceğini hatırlayarak bütün toplumsal kesimleri kapsayacak kısa, orta ve uzun vadeli politikaların hazırlanması, insan haklarının temini ve korunmasına destek olacaktır.
Sosyoekonomik eşitsizlikler, çatışmalar, temel hak ve özgürlüklerin güvenlikçi politikalarla kısıtlanması veya ihlal edilmesi, işsizlik, kentleşme sorunları ve temel hizmetlere erişimde yaşanan zorluklar, mutluluk düzeyini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etki, Eşitsizlik Bölgesi’nde daha belirgin gözlenmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’deki ve bölgedeki kutuplaşma ve çatışma sürecinin son bulması, istihdamın arttırılması, hizmetlere erişimin bütün toplum için sorunsuz ve engelsiz sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin erişilebilir olması ve korunması hem yaşam memnuniyetine hem de mutluluk düzeyine katkı sağlayabilir. Bu bağlamda yerel-merkez yönetim ilişkilerinin mümkün olan en yüksek düzeyde demokrasi ve insan hakları çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Araştırmaların il, yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet ve aile ilişkileri gibi faktörlerinin yanı sıra hak ve özgürlüklere erişim, yerinden edilme (göç), engellilik, gelir, medeni durum, bireysel ve toplumsal ilişkiler, algılar ve çatışma/uyuşmazlık gibi başka değişkenleri de göz önünde bulundurması ve araştırmacıların katılımcılara mutluluk veya hayat memnuniyet düzeylerini belirleyen faktörlerin neler olduğunu sorması, bireysel ve kolektif mutluluk ve memnuniyet düzeylerini daha iyi anlamamıza ve daha kapsamlı politikaların belirlenmesine katkı sağlayacaktır.
Kaynakça
Berg, M., & Veenhoven, R. (2010). Income inequality and happiness in 119 nations. In Bent Greve (Ed.) ‘Social Policy and Happiness in Europe’, Edgar Elgar Cheltenham UK, pp 174-194. doi:10.4337/9781781000731.00017
David, S. A., Boniwell, I., & Conley Ayers, A. (2013). Introduction. In David, S. A., Boniwell, I., & Conley Ayers, A. (Eds.). (2013). The Oxford handbook of happiness. Oxford University Press, pp. 1-10.
Helliwell, J. F., Layard, R., Sachs, J. D., De Neve, J.-E., Aknin, L. B., & Wang, S. (Eds.). (2024). World Happiness Report 2024. University of Oxford: Wellbeing Research Centre.
Oishi, S., Kesebir, S., & Diener, E. (2011). Income Inequality and Happiness. Psychological Science, 22(9), 1095-1100. https://doi.org/10.1177/0956797611417262
Ott, J. (2005). Level and Inequality of Happiness in Nations: Does Greater Happiness of a Greater Number Imply Greater Inequality in Happiness? Journal of Happiness Studies, 6, 397–420. https://doi.org/10.1007/s10902-005-8856-6